20 Mart 2017 Pazartesi
Adam sevmek istiyordu yeniden aşık olabilmeyi düşlüyordu. Bu yüzden sokağa çıkıp yeniden aşık olmayı umdu. Sokakta ki her kadını inceledi ama hiç birine
tam anlamıyla bağlanamadı ya da biraz fazla seçiciydi. Çok özel olmalı bu kadın diye düşündü adam. Pes edip sahile gitti, bir banka oturdu ve denizi seyretmeye başladı. Deniz adama öyle saf, öyle hırçın ve öyle sonsuz gelmişti ki defterini ve kalemini çıkartıp bir şeyler yazmaya başladı. Başka şeylerden ilham almak için etrafına bakındı. Solundaki diğer bankta oturan o kadını gördü sonra. Kadın kitap okuyordu. Uzun dalgalı saçlarıyla oynayıp arada haberi olmadan gülümsüyordu. O kitapta kadını bu kadar gülümseten ne olabilir diye geçirdi adam aklından merakla. Adam onu o kadar zarif, büyüleyici, gizemli bulmuştu ki kadına bakarak şiir yazmaya başladı. Kafasına koymuştu, şiir bittiğinde gidip kadına gösterecekti. Kadının acele etmediğini, sakince kitap okuduğunu görünce şiiri bir hayli uzattı. En sonunda şiir bittiğinde ayağa kalktı ve içinde biraz çekingenlik biraz da cesur bir tavırla kadının yanına gidip oturdu ve ona bakmaya başladı. Kadın bunu fark etti ve başını kitaptan kaldırıp adama baktı. Adam hiç olmadığı kadar heyecanlı, adam sözcükleri bir araya getirmeye çalışıyor, adam hayatında daha önce böylesine güzel bir şey görmemişti.
Kadın için yazdığı şiiri uzatıyor ve "Sizin için az önce yazdım." diye ekliyor. Kadın adama gülümsüyor ve merakla şiiri okumaya başlıyor. İşte tam da bu sırada aşkları o an başlıyor.
Adam o kadar mutlu ki gözü kadından başka hiç kimseyi görmüyor. Durmadan gözlerinin içine bakıyor, sevmeye hazır. Kadın ise daha çok sevilmeye hazır. Daha çok adamın ona olan aşkına aşık oluyor kadın. Adam ona her gün şiirler yazıyor ve günün birinde çok ünlü bir şair oluyor. Tüm ilham kaynağı kadındı ve onu hayatı boyunca sevmek istiyor, ömrünü onunla geçirmek istiyordu.
Derken üç güzel yılı beraber geçiriyorlar. Adam kadını ilk günkü gibi delicesine çok seviyor. Ne eksik, ne fazla. Ama kadın adama bir yabancıymış gibi bakmaya başlıyor. Adam, kadın gülümserken dudaklarında çiçekler açtığını hayal ederdi ama artık bunu yapamıyor çünkü kadın artık hiç gülümsemiyor, içten sarılmıyor, gözlerini kaçırıyor, cümlelerini kısa ve net tutuyordu.
Çok geçmeden kadın, adamı bir çarşamba akşamı terk ediyor, adam o perşembe yarım kalıyordu. Nedensizce gider mi bir insan diye düşünmeye başlıyor. Kadın, kısa bir not yazarak bitirmişti dolu dolu geçirdikleri o üç yılı. Adam bu acıya katlanamıyordu. Günde beş paket sigara içip, günlerce ağlıyordu.
Bir gün yine evin içinde ağlayarak kadının giderken bıraktığı kokusunu bulmaya çalışırken evin dört bir köşesinde, takvime takılıyor gözü.
Tanışma yıl dönümleriydi bugün. Adam defterini, kalemini ve sigara paketini alıp kadına aşık olduğu yere, sahile gidiyor ve aynı banka oturup bir yandan sigara içip bir yandan da göz yaşları içinde ağlarken bir intihar mektubu yazıyor.
Adam çaresiz, adam çıkış kapısı arıyor. Ayağa kalkıp yüzme bilmeyen adam denize atlıyor ve boğularak değil, aşkıyla ölüyor..
19.3.17
2.18
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder