o kadar boş, o kadar hissiz..
bunun olacağını dün gibi biliyordum.
her ilişkinin bir son kullanma tarihi vardır.
bizimkisinin süresi aylar önce bitmişti.
fakat biz boş bir çaba içindeydik
ya da sevişmelere doyamıyorduk bir türlü.
saat: 23.54
biranı yudumluyordun.
yan masalarda iki üç adam kalmıştı bizden başka.
yüzlerindeki keder, önlerindeki rakı bardaklarına yansıyordu.
bir sigara yaktım konuşmaya başlarız belki
sonra biter, eve giderim diye.
gözlerime bile bakacak yüzün yoktu.
ama ben her ayrıntını hafızama kazıyordum o an.
ilk buluşmamızı düşündüm.
bir perşembe günüydü.
beyaz bir gömlek giymiştin.
nihayet göz göze gelmiştik.
biran bitmek üzereydi.
acele ediyor gibi bir halin vardı.
dumanı sertçe suratına üfledim.
sıfatını hiç bozmadın.
bekliyordum.
her an klişe bir ayrılık cümlesi duymaya hazır
büyük bir ciddiyete bürünmüştüm
tıpkı senin gibi..
konuşmadın.
bu sessizlik beni sağır edecekti.
bir ayrılık konuşması yapacaksın be adam,
topu topu iki üç cümle
onu bile kuramıyorsun ya, pes!
zaten kelime dağarcığı zayıf bir adamdın.
ne bir kitap alırdın eline
ne de ezberinde bir şiir vardı.
tam bir hayal kırıklığıydın demem o ki..
masaya 43 lira bıraktım
ve çantamı alıp masadan kalktım.
"hoşça kal." dedim.
tek bir kelimeyle bitirmiştim iki yıllık bir ilişkiyi
o ise bunu bile becerememişti.
kelimelerle arası iyi olmayan cahil herif!
"kendine iyi bak." dedi,
"yine de çok güzeldi" diye ekledi.
öyleydi.
güzeldi.
fakat biz birbirimizi acıdan öldürmüştük.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder