7 Nisan 2017 Cuma

bir mektup kırılganlığında

Baharlarımızı çaldılar sevgilim.
Bize mevsimin kışı kaldı.
Bu yüzden sana yolların çıkmaz sokaklara vardığı
yerlerden yazıyorum.
Buralarda sokak lambası yok, evler eski.
Bir sözden ötekine bütün sözlerden pis bir küf kokusu var.
Senin yanına gelmek ne mümkün, köşe başlarını tuttular.
Elin başka ele değdiğinden beri
duvarlara yazmaz oldu mahalledeki çocuklar,
pencere kenarı çiçekleri soldu,
rafa kalktı sevdalar.
Çorak topraklardan ince bir sızı gibi akıyor
inandığım her şey
bu memlekette artık kimse eskisi kadar güzel değil.
Ben de kapattım televizyonu,
duvarlara bakıyorum.
Duvarlara bakmak güzel sevgilim. 
Duvarlara sarılmak da.
Tam bir deli cesareti şu tutunma çabam anlayacağın
oysa doğduğum andan beri bir kavganın içindeyim
milim milim yanıyorum otobüs duraklarında
hatta kavruluyor içim kavrulmasına da
ilacı yok.
Çaresi yok.
Çünkü çarelerimizi bile çaldılar sevgilim.
Çarelerimizin yanında umutlarımızı da.
Yine de bu deli ayazda büyük bir itina ile
atlıyorum yarıklardan,
sırf düşmemek için yokluğa,
sırf düşünebilmek için seni bir sabah daha.
Biliyor musun senin köşeyi dönüp gelmediğin her gün
gamlı bir kuş öttü komşunun çatısında
ve kursağıma oturdu son lokması yaşamanın
bu yüzden kapısını iki kere kilitledim sevmelerin,
sımsıkı örttüm perdelerimi,
açmadım kimseye de bir daha.
Mutlu olabilme ihtimalimizi çaldılar sevgilim,
bize sonun en acılısı kaldı.
Çay bahçeleri boş, parklarda köpekler aç.
Yeni köprü yapıyorlarmış,
etrafında dolaşıyorum bir yere varmanın.
Yolları uzattım,
zaman elimde lastik misali.
Toprağa basmayalı bir ömür geçti,
Koynunda boylu boyunca uzanıp bir denizi izlemeyeli..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder