24 Mayıs 2018 Perşembe

,

kan revan bir odadayız seninle
sağ çıkamıyoruz oradan
asırlar geçti, 
güneş milyarlarca kez battı
ama biz hala
o odanın içinde
 gözlerimizin içine bakıp
hala birbirimizi bıçaklıyoruz
tek bir kelime etmeden
tek bir söz söylemeden
kanla kaplı bıçağı 
en derine sokmaya çalışıyoruz
durmak mümkün değilmiş gibi
artık birbirimize acı vermek
nefes almak gibi alışkanlığa dönüşmüş gibi
ve bundan vazgeçmek
bizi ölüme sürükleyecekmiş gibi
çocuklar tek tek ölecekmiş
dünyada ki bütün çiçekler solacakmış gibi
gezegenler birbiriyle çarpışıp
bütün kainat yok olacakmış gibi
ve ben
bir daha sana dokunamayacakmışım sanki...





                                                                -a

26 Nisan 2018 Perşembe

***

kaos var sen olmayınca her köşe başında
ciğerlerimiz arınmadı biber gazından daha
sen gittiğinde bile bir adabı oldu gitmelerin
faşizme karşı omuz omuza geçen bir ömür misali
dudaklarında devrim yaptım
ellerini tutunca sloganlar attım
sarılınca "özgürlük!" diye bağırdım
bir de anarşi falan işte.
gidişin devrimin başarısızlığı değildi sevgilim
başlangıcıydı aslında sen bilmiyorsun hala
sisteme boyun eğmedim fakat
yüzüme güzel bir yumruk attın tam o an
ama şunu bil ki fikrim hiç acımadı.
sen gittin ve tayyip bile msnden engelledi
ama olsun,
tarihin en güzel yerinde
son sözü hep direnenler söyler...





                         


                                                       -a

7 Nisan 2018 Cumartesi

sensizlik kılavuzu 1/1

  gidenin bir daha geri gelme gibi bir kavramı olmadığını bildiğim için, beklemiyorum artık seni.
birkaç ay, pencereden saatlerce bakıp durduğum zamanlar da oldu kabul. masaya senin için de bir tabak koyduğum zamanlar da oldu. her sabah fazladan bir fincan kahve yaptığım zamanlar da..
ama bu bir bekleyiş değildi benim için, hayaletinle yaşamayı öğrenmeye çalıştığım bir zaman sonsuzluğuydu. 
hani kaybolursun evin içinde yapayalnız, ne kendinden bir parça bulabilirsin artık, ne de bir arayış içinde olur ruhun. ben hayaletinle yaşamayı öğrendiğim günden beri yaşamıyorum. cesetten tek farkım, sen gelince aklıma oturup bir sigara yakabiliyorum.






                                                                                                                 -a

6 Nisan 2018 Cuma

/E.S.


harap ve bitap

beni sevdiğini göz önünde bulundurursak bir zamanlar
bu bana bahşettiğin güzel bir lütuftu o yıllar
kayıp eşya dolabında bırakılan en saçma eşya gibi
bir yerlerde unutulmuş ama her saniye umut eden
yeniden bir şekilde hatırlanmayı bekleyen bitkin bedenim
dingin ve sessiz sularda yüzen balıklar misali
hep oradalar, ama görünmüyorlar yakından bakmayınca.
düşlerimde seni görememe korkusu düştü içime bir gece
sessiz sedasız çekip gitmek istedim birilerinden
ama terk edeceğim kimseyi bulamadım etrafımda
zifiri karanlık caddelerde, yalnızlığımı paylaştığım
bir ben vardım, bir de kaldırımlar
ağlamaklar yetmedi, ağlayamadım
ağlasam ne değişecekti ki hem
ölmüşüm ben bir kere diyordum
ben ölmüşüm bir kere.
ölü biri daha kaç defa ölebilir biri için.
bir sigara  yakıp mezarıma geri döndüm o gece.








                                                             -a

28 Mart 2018 Çarşamba

0.14


rahmetli dedem şey derdi hep;
"bu dünyanın çivisi öyle bir çıktı ki, sen mutlu olduğun an elinden herşeyini alacaklar. çünkü en savunmasız olduğun andır mutlu olduğun an. ben uzun zamandır mutlu olmadım. bu yüzden de alacak bir şey bulamadılar."



27 Mart 2018 Salı

oysa..

"unuttum" diye başlıyorsun mektubuna,
"unuttum ben kuşları..." yazmışsın 
ard arda üç tane nokta koyup.
sen acıyla yutkunurken yazmışsın bunu,
ben gözyaşlarıyla okumuşum.
evlere sığamamışım
sokakların en dip, en karanlık yerlerine
atmışım ruhumu, bedenimi, bütün kasvetimi.
oksijenim sigara dumanı olmuş,
bir rüzgar kokusunda
 hiç bilmediğim bir kokunun peşine düşmüşüm.
zaman durmuş.
7 aydır güneş doğmamış.
saman alevi misali bir yangın varmış sol yanımda
bir türlü sönmemiş.
insanlar ölmüş,
dünya dönmeyi bırakmış
ve sen kuşları unuttuğunu yazmışsın bana.
kuşlar öldü diyemedim ki ben sana o an.
uçmuyorlar artık diyemedim.
boş bir lunaparka gitmişim de
dönme dolaba binmek için sıra bekliyormuşum gibi bir gece.
bir yaşam belirtisi olmadan,
dolanıyormuşum en tenha yerlerinde kalbinin.






                                                                            -a